|
Pzr | Pzt | Sa | Ça | Pe | Cu | Cts |
1 | 2 | 3 | 4 | |||
5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 |
12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 |
19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 |
26 | 27 | 28 | 29 | 30 | 31 |
Canım ablamız GÜLŞEN ŞEREF'i 23.03.2009 tarihinde,Tedavi gördüğü, Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2.Dahiliye Kliniğinde hayata ve bizlere veda etti.
6 yıl önce Bandırma’daki doktorunun tahlil sonuçlarını beğenmiyorum. Ama buradaki imkanlarla ne olduğunu teşhisini koyamayacaklarını ve en kısa zamanda Balıkesir veya İstanbul’a götürülmesi gerekli dediğinde ailesi, annesi, biz kardeşleri ve yeğenleri neye uğradığımızı şaşırmıştık. Çünkü eşine, kızına, annesine,
Hemen o gün İstanbul’a gelmesi kararından sonra Ablamı Sayın Uzm.Dr.İsmail Ekizoğlu beye getirdik. Yapılan tetkikler sonucunda Dr.İsmail bey ablama hayatımızda adını hiç duymadığımız ama 6 yıl boyunca hayatımızda sürekli yer alacak olan multiple myelom (kemik iliği kanseri) tanısını koydu.
Dünya genelinde bu hastalığın nedenleri pek bilinmiyor ve bunun içinde kesin bir tedavisinin olmadığını Dr.İsmail bey bizlere söylemişti, internetten de bizler araştırmış okuduklarımız öğrendiklerimiz hiç hoşumuza gitmemişti. Ablam için çok endişeliydik çünkü bu hastalığa yakalananların çok uzun ömürlü olmadığını çok az bir kısmının dünya genelinde ortalama %20’sinin 5 yıl yaşadığı yapılan araştırmalarda yazıyordu.
Ama bizler canım ablamıza hiç bir zaman bunları söylemedik her zaman güçlü olmasını, moralini yüksek tutmasını ve bu hastalığı yeneceğim demesi gerektiğini söylüyorduk. Onun yanında hep neşeli olmaya çalıştık içimiz kan ağlıyordu. Ağır tedaviler sonuncunda çok bitap düştüğünde benim bu hastalıktan kurtuluşum yok ben öleceğim dediğin de kızdık, tabi ki hepimiz öleceğiz bu dünyaya kazık kakmaya mı niyetin var yoksa deyip hem şaka yollu takıldık hem de kızdık, ama sen bu hastalıktan ölmeyeceksin dedik.
Canım ablam çok zeki bir kadındı durumunun iyiye gitmediğinin oda farkındaydı biz öyle söyleyince biz üzülmeyelim diye evet yeneceğim diyordu o haliyle oda bize moral vermeye çalışıyordu.
10 Ocak 2009 Cumartesi günü 6 aylık rutin kontrolü için İstanbul’a geldi hastaneye yatışını yaptık.
İstanbul’a ablam gelmeden önce Nurşen ablam ve Melek ablamla telefon konuşmalarımızda ablamın son zamanlarda iyi olmadığını söylüyorlardı. Canım Gülşen ablam ise çok iyi olduğunu söylüyordu. Hatta İstanbul’a gidişini biraz ertelemek istiyordu. Biz tabi ki onun bu isteğini katiyen kabul etmedik.
Aslında ablam iyi değildi ama hayatta var olma sebebi olan biricik oğlu sevgili yeğenimiz Yalçın’ın hayırlı bir işi gündemdeydi söz kesilmişti ve bu olay ona o kadar moral vermişti ki kendisini çok iyi hissediyordu.
Canım ablam İstanbul’a hastaneye kontrole gelirken kontrollerini yaptırıp çıkacağını düşünüyordu hepimiz gibi hastaneden çıkınca biricik oğlunun nişanını da yapmak istiyordu. Onun için bu kendi hayatından bile çok önemliydi. Bizde hem ona moral olur hem de Bandırmaya gidip tekrar gelmesi onu yorar diye 14 Şubat tarihinde nişan yapılmasına karar verdik. Ablam buna çok sevindi.
14 Şubat yaklaşıyordu ablamın durumu iyi değildi ne yapacağımıza bir türlü karar veremiyorduk bizim hesaplarımıza göre ablam o tarihe kadar hastaneden çoktan çıkmış olacaktı. Ama canım ablamı hastaneye yatırdığımız ilk haftanın sonuna doğru durumu ağırlaşmaya başladı. Hastalığı atak yapmıştı ve çok hızlı bir şekilde ilerliyordu. Hastalık böbreklerini iflas ettirmişti. Haftada 3 kez diyalize girmeye başladı. Tabi ki böbreklerinin çalışmaması ve diyaliz ablamı çok fazla yoruyor ve bitkin bırakıyordu.
Doktorlar yanında sürekli refakatçi kalınması gerektiğini söylediler.
Ben çalışıyordum.
Yengem Birsen ve eşim Yüksel canım ablamın hastalığının başından sonuna kadar hep koşturdular her ikisinden de Allah razı olsun, Allah her ikisinin de çocuklarından yüzünü güldürsün, altı yıl boyunca ablam her İstanbul’a hastaneye geldiğinde gündüzleri her gün birsen ablamın yanındaydı resmi işlerinde Birsen’in yetemediği, yetişemedi yerlerde Yüksel iş yerinden izin alarak yetişti.
Bu seferde yine bütün gün Birsen hastanedeydi yapılması gereken her şeye o koşturuyordu. Ben akşamları yanındaydım. Ama gündüzde işe gitmem gerekiyordu. Ablamın durumu eskiye göre daha ağırdı. Ben ve Birsen ile yani İkimiz ile olmayacaktı.
Hemen Bandırmadan iki ablamı da aradım konuştum durum böyle diye söyledim. Hemen her iki ablamda aynı gün İstanbul’a geldiler ve ablamın yanında refakatçi olarak kalmaya başladılar.
Kardeşlerinin her ikisinin de gelmesi üstelik her iki ablamın da sağlık durumlarının iyi olmadığını bilen canım ablam her iki kardeşinin de İstanbul’a gelmesinden ve onların yanında kalmalarından şüphelendi.
Neden ikiniz birden geldiniz durumum çok mu kötü diye sormaya başladı biz tabi ki yine her şeyi kendi üzerinden yorumluyorsun diye ona birazcık kızdık ve onunla alakalı olmadığını söyledik, ama gelmişken de seni hastanede yalnız bırakmayalım dedik pek inanmadı ama bir şey de söylemedi.
Doktoru İsmail bey bu hastalık için yeni bir ilaç kullanılmaya başlandğını fakat riskleri var sinirler daha önceki tedavide çok zayıfladı felç olma riski çok yüksek onun için kararsızım diye bizlere söyledi.
Bu arada ablam kendisinin iyi olmadığının farkındaydı. Biz abla nişanı erteleyelim. Sen çıktığında yapalım dedik, hayır dedi karar verildiği tarihte yapılacak eğer doktorlar izin verirlerse ben nişana katılır sonra hastaneye dönerim dedi. Tabi ki doktorları ablamın hastaneden kısa bir süre bile çıkmasına izin vermediler.
Ama ablam ısrarla ertelenmeyeceğini ben orada olmasam bile ben oradaymışım gibi her şeyi olması gerektiği gibi yapacaksınız dedi.
Yalçın ve müstakbel nişanlısı Handan evdeki nişan merasiminden önce hastaneye küçük bir nişan pastası alarak, nişan kıyafetleri ile birlikte sevgili annelerinin elini öpmeye gittiler canım ablam çok ama çok mutluydu.
Bizlerde canım ablamın istediği gibi akşam Yaşar eniştem, Annem, Güzel teyzem, Teyze kızı sevgili kuzenimiz Nuran, eşi Ahmet, Nurşen ablam, Talat ağabeyim, Birsen yengem, sevgili eşim Yüksel, ben,sevgili yeğenlerim Aslı, Yaver, Yasemin, Mehmet,
Melek ablam hastanede canım ablamızın yanındaydı onlarda sürekli telefonla nişana iştirak ettiler. Melek ablamın söylediğine göre canım ablam o kadar heyecanlı ve o kadar mutluymuş ki gece saat:3.30 kadar uyumamış.
Fatma ablam Almanya’dan ablasını her gün en az günde 3 sefer arıyor sesini duyuyor ama içi bir türlü rahat etmiyordu. Biz abla merak etme ablam iyi diyorduk ama ablamın durumu daha da ağırlaşınca Ablamın iyi olmadığını ona da söylemek zorunda kaldık oda rahatsızdı. Ama yinede söylemek zorundaydık hiç kondurmuyorduk ama yinede bir şey olur diye çok korkuyorduk ve tüm onu sevenlerine iyi olmadığını söyledik. Fatma ablam ablasını görmek onun yanında olmak istedi ve kalktı geldi. 2 hafta boyunca ablasının yanında oldu onunla sohbet etti eski günlerden konuştu tabi ablam kendini iyi hissettiği anlarda Fatma ablamın da Almanya’da tedavisi vardı. Ancak 2 hafta kalabildi aklı ablasında kalarak geriye döndü.
Daha sonra Yaşar eniştem ve biricik oğlu Yalçın geldiler yanında kaldılar.
Onlar 6 yıl boyunca ablamın İstanbul’a her ay tedaviye geldiğinde burada neler yaşandığını çok bilmediler onlara hissettirmemiştik. Çünkü fazla yapabilecekleri bir şey yoktu. Fakat bu sefer ablamın duru ağırdı ve Eniştem ablamın 45 yıllık hayat arkadaşıydı söylemek zorundaydık ablamın iyi olmadığını söyledik eniştem inanamadı o yine tedavisini olacak ve geri gelecek diye bekliyordu. Ama bu sefer öyle olmadı. Eniştem 45 yıllık hayat arkadaşını yalnız bırakmak istemedi. Her ne kadar sen bu kadar uzun süre kaldıramazsın diye söyledikse de eniştemi hastaneden çıkartamadık gündüzleri yine ablamlar yanındaydı gece eniştem kaldı. Hafta sonları Yalçın geldi. Hepimiz her gün hastanedeydik.
Sonunda bütün doktorlarının ortak kararı ile yeni olan ilacı ablama vermeye karar verdiler.
Ablamın durumu ağırlaşıyordu bazen bilinci gidiyordu. Bilinci yerine geldiğinde yine biricik oğlu Yalçın’ı ve 45 yıllık hayat arkadaşı eniştemi düşünüyordu.
Nikah ve düğününde çok geciktirilmeden yapılmasını istiyordu. Bizde ablacığım bak yeni ilaç tedavisi başlayacak iyi olacaksın bunları düşünme sen iyileş birlikte yapacağız nikahı da düğünü de diyorduk. Doktoru ile görüştük onun arzusunu anlattık doktoru arzusunu yerine getirin ona moral olur dedi.
Bizde 1 Haziran 2009 Pazartesi günü saat 15.30 nikah tarihini aldık.
06 Haziran 2009 Cumartesi saat:18,00-24,00 arası da düğün tarihini aldık ablam çok mutluydu.
Ama içine doğmuştu biricik oğlu Yalçın ve gelini Handanın düğününde bedenen yanında olamayacağını biliyordu. Bizlere eğer bana bir şey olurda o tarihte orada olamazsam vasiyetimdir. Her şey planlandığı gibi olacak hiçbir şey ertelenmeyecek söz verin dedi. Bizde söz verdik canım ablama sen oraymışsın gibi yapacağız nikahı da düğünü de diye,
Canım ablam özellikle bana sana güveniyorum,senin yapacağını biliyorum, senin hiçbir işi yarım bırakmayacağını biliyorum onun için içim rahat Yalçın’a annelik edeceğini biliyorum dedi.
Ve canımızı biriciğimizi 23 Mart 2009 kaybettik.
Hala hiç birimiz en büyüğümüzden en küçüğümüze kadar inanmıyoruz onu kaybettiğimize, beni telefonla iş yerimden arayacak ve diyecek ki yavrum yine kızacaksın bana yazdım kocaman harflerle ne günleri alacağını ilaçlarını, tedavinin ne şekilde hangi tarihlerde yapılacağını, ama olsun ben yinede Nuranı bir arayım da bir sorayım istedim diyecek, bende canım Gülloşum ben sana niye kızayım tabi ki soracaksın ama sen stres yapıyorsun diye onun için ben sana kızıyorum diyeceğim.
Bilemiyorum bu hep böyle mi devam edecek yoksa bir yerlerde, volkan gibi içimizde mi patlayacak onu zaman gösterecek.
Daha henüz işimiz bitmedi.
Canım ablamın biricik oğlunun düğününü yapacağız hep birlikte, hem ağlayıp hem de oynayacağız, Gülloşum öyle istediği vasiyet ettiği için, biliyorum oda orada olacak ve yukarılardan bir yerlerden bizleri gülümseyerek ve mutlu bir şekilde izleyecek biricik oğlunun ve gelininin bu mutlu ama onun yokluğundan dolayı buruk gününü.
MAHMUT MAZHAR BAYRAM |
TEVFİK KIZIK |
KAŞİF KANSU |
ŞABAN KUYUMCU |
BAYRAMİC1864 KÖY SİTEMİZİN KURUCUSU |
Ramazan ULUKIR |
KAYMAKAM TEVFİK HACI OSMAN kÖYÜ'nden SON UBIH |
TEVFİK ESENÇ |
19. DÖNEM BALIKESİR MİLLETVEKİLİ HÜSEYİN BALYALI |
Prof. RAMAZAN SEVER |
YAŞAR AKIN |
ŞABAN KARAL |
BASRİ AKYÜZ |
NURETTİN TEKİN |
BÜNYEMİN ÖZKAN |
BARİK SEVER |