Buluşma Günümüz 15 Ağustos 2009 Cumartesi Günü Yapılacaktır
BAYRAMIÇ KÖYÜ İNTERNET SİTESİ

 

ŞEYH ŞAMİL

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Temmuz 2009
PzrPztSaÇaPeCuCts
1234
567891011
12131415161718
19202122232425
262728293031
Yıllık Arşiv
Ana Sayfa > PORTRELER

                          Köyümüzün renkli siması

 BAKKAL- TEVFİK KIZIK

( 1911 - 1991 )

Hemşerilerimiz arasında HUT TEVFİK, adıyla ün yapmış olan Bakkal Tevfik KIZIK BAYRAMİÇ Köyü’nün çalışkan, yardımsever, nüktedan ve mütevazı bir insanıydı. Refik, Bilal kardeşlerin büyüğü olan Tevfik amca Bayramiç Köyünde bir süre Muhtarlık yaptıktan sonra, ailesiyle birlikte GÖNEN’E gidip yerleşir. Vicdan, Nuriye, Abdullah, Leyla, Mualla ve Habibullah (merhum) adında çocukları olan Tevfik Amcanın, kaç torunu olduğu konusunda bazan kendisi de şaşırırdı. Kurtuluş caddesindeki mütevazı Bakkal dükkânıyla geçimini sağlayan Tevfik Amca, Köyünü ve Köylüsünü çok sever, Köyündeki cenaze namazlarını hiç kaçırmazdı Bakkallık yaptığı süre boyunca GÖNEN’E gelip giden hemşerilerinin çeşitli taleplerini karşılama hususunda hiç yılgınlık göstermeyen Tevfik Amca, kendisine başvuran hemen herkesin problemini çözmeye çalışırdı.Hayatının son dönemlerinde kısmi felç geçirerek sağlığı bozulan Tevfik Amca, eşi Matyaph Havva Teyzenin vefatıyla sarsılır ve çok geçmeden 1991 yılında Hakkın rahmetine kavuşur.

Merhum Mahmut BAYRAM Hoca ile aynı jenerasyondan gelen Tevfik Amca arasında yaşanmış birbirinden ilginç birçok anılardan bahsedilir. Şöyle ki: Mahmut Hoca, Köyde gündüzleri imamlıkla birlikte talebe okutur. Geceleri yetişkinlere ve özellikle yaşıtlarına sohbet tarzında dini ilmihal bilgilerini vermeye çalışırdı. Bu muhabbetler her defasında değişik evlerde yapılır, ev sahibi gücü nispetinde geleneksel yemeklerimizle ikramda bulunurdu.Bir akşam ikram sırası Tevfik Amcaya gelir. Sofra mükemmel bir şekilde hazırlanır. Sofrada Şıpsı olmak üzere Çerkez peyniri, Çerkez pastası lahana turşusu v.s. gibi her şey mevcuttur. Ders yapılır, şaka ve espri ile birlikte yemekler yenir. Arkasından Mahmut Hoca, normal mutad sofra duasını yapar.Bir kaç akşam sonra ders yapma sırası Mahmut Hocanın evine rastlar. Dersten sonra normal, sıradan yemekler gelir ve yenir. Mahmut Hoca, duaya başlar, fakat dua uzar da uzar. O kadar ki, duaya açılmış eller yorgun ve bitap düşer. Tevfik Amca dayanamaz. " Fatiha, Fatiha." diyerek müdahale eder ve ekler: " Yahu, geçen akşam benim evimdeki yemekte bir kuş sütü eksikti. Ama duayı hemen bitiriverdin. Şimdi kendi evine gelince soğuk pastaya bir Saat dua ediyorsun. Olmaz böyle şey! Keselim duayı artık." der. Bu espri üzerine Mahmut Hoca kahkahayı patlatır. Yine bir gün Tevfik Amca İstanbul'a gider. Lokantacı Nurettin Tekin ile birlikte Mahmut Hocanın Aksaray Horhordaki camisine giderler. Akşam vakti ezan okunur, camiye girerler. Mahmut Hoca camiye girdiğinde arkadan Tevfik Amcayı tanır, hemen sarık ve cübbeyi alarak Tevfik Amcanın yanına koyar. Ve "hocam buyurun namazı siz kıldırın" der. Tevfik Amca hiç bozuntuya vermez ve yüksek sesle : " Evladım, ben seferiyim, buyurun siz kıldırın" der. Hoca sarığı, cübbeyi giyer ve namazı kıldırır. Namazdan sonra cemaat camiden çıkar. Mahmut Hoca ile görüşmek isteyenler, sonraya kalır. İçlerinde İş adamı, profesör, eski, yeni talebeleri, hemşerileri olmak üzere birçok insan vardır. Mahmut Hoca doğru, Tevfik Amcanın yanına gider. Ve onun elini öpmek üzere eğilir. Tevfik Amca, hiç bozuntuya vermez. Elini Mahmut Hocaya öptürür. Hoca cemaate döner ve der:" Bu gördüğünüz zatı muhterem, benim hocamdır. Beni o yetiştirdi." diyerek takdimde bulunur. Bunun üzerine herkes, Tevfik Amcanın elini öpmek için sıraya girer ve hepsi O'nun elini öpmeye çalışır. Bu hatırayı nakleden Tevfik Amca: "Mahmut Hoca elimi öpmeye kalkışınca, öptürmeyeceğimi zannetti. Ama ben de kürek gibi ellerimi O'nun ağzına uzattım ve elimi öptürdüm. Oğlum! Bu eli, Türkiye’nin meşhur zenginleri, birçok ilahiyatçı profesörler öptü. Sen de öp! Adam olursun." Diye espri yapardı. Merhum Tevfik Amca, Köyümüzün kasabadaki eli, kolu durumundaydı. O, güler yüzlü, yardımsever ve şakacı kişilik yapısıyla, hemşerilerimizin saygı ve sevgisini kazanan sevimli, babacan bir Bakkal Amcaydı. O, çocuğuna kimlik çıkarmak isteyen, askerdeki oğluna havale göndermek isteyen Adliyede, Tapu dairesinde, maliyede işi olan, hastanede hastası olan, askerlik şubesinde yoklaması gelen hemen herkesin başvurup, fikir danıştığı bir danışmandı. O, hayat tecrübesi ve pratik zekâsıyla hemşerilerine yol gösteren, onlara kılavuzluk yapan, gerektiğinde dükkânını kapatarak, çaresiz insanların derdine derman olmaya çalışan fedakâr bir insandı. O, yerine göre kendisine emanet edilen eşyaları koruyup gözeten güvenilir bir emanetçiydi. O, gece yolda kalıp, otele gidemeyen kimselerin, TEVFİK PALAS’ta yer ayırtıp sığındığı bir limandı.O, bütün bu meziyetleriyle, hemşerilerinin hafızasında güzel ve hoş anılarla derin İzler bırakan ömür bir adamdı. Hâsılı kelam O, yaptığı insani hizmetlerle, hemşerilerimizden hemen herkesin üzerinde hakkı olan bir AMCAYDI.

Allah kendisine ve genç yaşta vefat eden küçük evladı Habibullah'a gani gani rahmet eylesin. Âmin.

Hazırlayan : Abdurrahman KURAL

www.bayramıç1864.c gönderdi. | Yorumlar (10) | 23 Mart 2007 | PORTRELER

Köyümüzün Ünlü siması
Hocaların Hocası…

MAHMUT BAYRAM HOCA

(1914–1997)

1.Bölüm

Mahmut Bayram Hocaya ait yazılarda onun hayatını anlatmayacağız. Zaten dolu dolu yaşanan bir ömrü öyle birkaç satıra sığdırmak mümkün değil. Ama yaptığı hizmetler ortada, ve bizler köyümüzden böyle değerli ve âlim bir zatın çıkmasından dolayı mutluyuz, gururluyuz. Köyümüzün yaşam biçimine kültürüne katkısı çok büyüktür.

1914 yılında Gönen Bayramiç köyünde doğdu. Abzah ve beçiy sülalesindendir. İlk eğitimini babası Salih hocadan aldı. Sonra daha 16 yaşında iken İstanbul’a gitti ve orada İslam coğrafyasında ün salmış en büyük hocalardan: Gönenli Mehmet Efendi den hafızlık (Hafızı Kurra) Hüsrev Hoca’dan Arapça, Hasan Basri Çantay Hocadan Tefsir dersleri aldı.Tahsilini tamamladıktan sonra ise tekrar köyü olan Bayramiç’e geri döndü

‘’O dönem köyümüz çok kalabalık henüz köyden kentlere göç başlamamış. Öyleki büyüklerin anlattığına göre düğünlerde sadece bizim köyümüzden 40–50 kız sıraya dikilirmiş Köyde misafirin eksik olmadığı zehes’lerin ve düğünlerin bol olduğu ama bu arada Beçiy Hoca, Yegoş Hoca, Huraçko Hoca gibi hocaların da gençleri okuttuğu bir dönem’’

İşte tam bu dönemde Mahmut Bayram Hoca eğitimini tamamlayarak köye döner. Babası Salih hocanın daha önce okuttuğu talebeleri okutmaya başlar.

Bundan sonrasını talebelerinden Abdul Kadir Şeker’den dinleyelim:

Mahmut BAYRAM hoca çok bilgili ve âlim bir zat idi. 1940 yıllarında Köye döndüğünde Hafız Mahmut İstanbul’dan deve yüküyle kitap getirdi diyorlardı, öyle bir söylenti yayılmıştı. Evinde gerçekten çok kitap vardı. Çok okurdu. Asla sorulan soruları cevapsız bırakmazdı.

Çok dikkatli ve titiz hocaydı. Talebelerini sokakta ve hatta evlerinde takip eder, eğitmeye çalışırdı. Talebeleri, kendisinden çok çekinir ve saygı duyardı. Köy halkı da Ona büyük saygı gösterirdi

Ders vermenin dışında ziraat ve hayvancılıkla uğraşan babasına yardım ederdi.

Çok temiz ve güzel giyinirdi. Bizimle Çerkezce konuşurdu. Cuma hutbelerini genellikle irticalen (ezbere) okurdu. Köy halkının, dini eğitimi dışında her türlü problemleriyle ilgilenir ve yardımcı olurdu.

Köy Camisinin yeniden inşası çalışmalarında Köylüye önayak oldu. İstanbul’daki hayırsever zenginlerden maddi yardımlar temin ederek Köy Camisinin yapımınızda çok büyük katkısı oldu.

Başta Bayramiç Köyünden olmak üzere Alaşar, Şevketiye, Haydar Börülceağaç, Muradiye, Ziraatlı, Gökçesu gibi çevre Köylerden ve hatta Çanakkale İli Bayramiç İlçesine bağlı Kureyş Köyünden muhtelif yaşlarda talebeleri vardı.

Genç yaşlardaki talebelerine hafızlık ve güzel Kur’an okuma yanında dini konularda da bilgiler vermeye çalışırdı. Bu arada köyün yetişkin insanlarına, yaşıtlarına akşamları dersler verir onların dini konularda yetişmelerini sağlardı. Bu dersler muhabbet şeklinde olurdu. Özellikle yaşıtlarından Hut Tevfik ile şakalaşmaları meşhurdur.

Hafız Abdülkadir ŞEKER, hatıraları arasında Mahmut Hoca’nın, Kazaklar Köyünden bir papazın Müslüman olmasına vesile olduğunu da nakleder.

Mahmut Hoca, köydeki eğitim çalışmalarına devam ettiği yıllarda (1945) evlenir. Ve Gönen’in Üçpınar Köyüne gelin almaya gidilir.

Mahmut Hoca, Bayramıç Köyünde 4–5 yıl içinde birçok hafız yetiştirerek, köy halkına Kur’an öğreterek, hizmet ettikten sonra, Hocası Gönen’li Mehmet Efendi’nin ısrarlarıyla yeniden İstanbul’a dönmek zorunda kalır ve İstanbul da bildiğiniz gibi binlerce talebe yetiştirir. Ama köyden yardım ve ilgisini hiç kesmez.

ALLAH GANİ GANİ RAHMET ETSİN MEKÂNI CENNET OLSUN


Okutup yetiştirdiği talebelerinden başlıcaları şunlardır:

Bayramıç Köyünden
Hafız Şerafettin ŞENOL
Hafız Burhan ACAR
Hafız Mithat GÜLDAL
Hafız Ethem HAVUÇ
Hafız Nizamettin GÜRLER
Halit ERDEM
Bünyamin ÖZKAN
Emin CENKEŞ
Muradiye Köyünden
Hafız Abdülkadir ŞEKER
Alaşar Köyünden
Hafız OSMAN
Haydar Köyünden
Hafız MEHMET
Gökçesu Köyünden
Hafız HALİL
Zİraatli Köyünden
Hafız İhsan ŞAHAL,
ÇANAKKALE Bayramiç İlçesi Kureyş Köyünden
Hafız ÜMMET
Kardeşi Hafız YUSUF
Mahmut Hoca’nın, okuttuğu yetişkinler:

Bahattin KUYUMCU
Yaşar AKIN
Ahmet BARBOROS
Mehmet Nuri BARBOROS
Yaşar ALTAN

Hazırlayanlar :Ergün GÜLDAL - Turan ACAR

www.bayramıç1864.c gönderdi. | Yorumlar (8) | 14 Mart 2007 | PORTRELER

Köyümüz’ün Ünlü siması

Hocaların Hocası…

MAHMUT BAYRAM HOCA (Merhum)

(1914–1997)

II.Bölüm

Asıl adı Mahmut Mazhar Bayram olan Mahmut hocamız, 1914 yılında BALIKESİR ilinin GÖNEN ilçesine bağlı BAYRAMIÇ köyünde doğdu. Babası Kuzey Kafkasya’dan 1864 yılında büyük göç hareketiyle Bayramıç köyüne gelip yerleşen Adığelerin Abzah Boyuna ve BEÇIY sülalesine mensup Salih hocadır. 1930 yılında daha 16 yaşında iken Gönenli Mehmet Efendi’den hafızlık eğitimi alarak tahsil hayatına başlayan hafız Mahmut Bayram Hoca, daha sonra dönemin ünlü hocalarından Hüsrev Hoca’dan Arapça, Hasan Basri Çantay Hocadan Tefsir dersleri alarak tahsil hayatını tamamladı.1951 Yılından itibaren İstanbul İmam Hatip Okulunda Arapça Hocası olarak 20 yıl süreyle Hocalık yaptı. Genç yaşta Aydın ili merkez vaizliğine atandı, ancak ben o ilme sahip değilim o mesuliyetin altına giremem diyerek vaizlik görevini kabul etmedi. O talebe yetiştirmeyi kendine başlıca görev edindi. Ve ömrünü talebe yetiştirmekle geçirdi. Hayatı boyunca pek çok talebe yetiştiren Mahmut Hoca yetiştirdiği talebelerin yıllar sonra İmam Hatip Okullarına öğretmen ve yönetici olarak atandıklarını gördüğünde çok duygulanmış ve ağlamıştı. O talebelerinin yetişerek hizmet kervanına katıldıklarını gördüğünde evladının mürüvvetini gören bir baba gibi sevinir mutlu olurdu.

Mahmut Hoca, muhtelif camilerde ve özellikle İstanbul Aksaray’daki Kızıl Minare camiinde uzun yıllar İmam-hatiplik ve vaizlik görevinde bulundu. Emekli olduktan sonraki yıllarda Kız Kur’an kurslarında (Fazilet, Ihlamur, Tuba gibi)hocalık yapmaya devam etti. O,eğitim verdiği kız öğrencilere sık sık “Sizin en büyük tahsiliniz Mutfaktır. Yemek yapmasını, bulaşık yıkamasını ve ütü yapmasını bilmektir. Bunları bilmedikten sonra bir değeriniz olmaz. Hayatta çok zahmet çekersiniz. Sizin mesut olmanız, kadınlık vazifenizi iyi bilmekle olur.)diye tavsiyelerde bulunurdu.

Mahmut Hoca, öyle bir hocaydı ki, en küçük bir laubaliliğe müsade etmeyecek kadar ciddi, torunu yaşındaki öğrencilerine ağabey, abla diyecek kadar sevecen, hiç kimseye elini öptürmeyecek derecede mütevazi idi.O derslerde kara tahtayı ceketinin koluyla siliveren,zaman kaybolur diye silgiyi alıp koymakla uğraşmayan bir şevk ve heyecan adamı idi.Mahmut Hocanın hiç boş vakti yoktu.Ne Okulda,ne İmamlık yaptığı camide,ne de evinde boş kalmazdı.Mutlaka her yerde öğrencilerle meşgul olur,aynı konuyu,aynı heyecanla iyi anlaşılsın diye defalarca anlatmaktan usanmazdı.Hiçbir karşılık beklemeden bütün zamanını ve istirahatini öğrencilerine feda ederdi.

Mahmut Hoca ihtiyaç sahibi öğrencilerin listesini alır. her çocuğun ihtiyacını karşılamak üzere hayırsever zenginlerden burs temin eder, tahsili bitinceye kadar ihtiyaçlarını karşılardı.

O her sabah erken bir saatte çıktığı evine, değişik yerlerde ders vererek gece geç vakitlerde döner, ama bu yorucu ve tempolu çalışmadan hiçbir zaman şikâyetçi olmazdı. Derste olduğu sırada Ona, evdeki çocuğunun kaynar suyla haşlandığı haberi telefonla ulaştığında: “Doktora götürüldü mü”diye sormuş, ”götürüldü”cevabını aldıktan sonra kaldığı yerden dersine devam etmiş dersi bittiğinde evine dönüp gitmişti.

O, talebelerine zaman zaman “Derse gelmediğimde, cenazeme gelin, çünkü gelmediysem mutlaka ölmüşümdür de, gelememişimdir.” diye espiri yapardı.

Mahmut Hocanın, devlethane diye adlandırdığı mütevazı evinden misafir eksik olmazdı. Gönen’deki köyünden gelen işsiz, hasta, kimsesiz ve fakir öğrencileri günlerce evinde misafir eder,onların dertlerine çare,problemlerine çözüm bulmaya çalışırdı.

Netice itibariyle, Mahmut Bayram Hocamızın ahlakı, meziyetleri ve örnek kişiliği hakkında ne söylense azdır. Onun hizmet ve çalışma anlayışını tanımlama anlamında; aynı zamanda öğrencisi olan bir öğretim üyesinin söyledikleri çok yerindeydi.”Mahmut Hoca, ahlakı bilginin, ihlası eylemin önüne koyan bir gönül,hizmet ve aşk insanı idi.”

O,talebeleri tarafından “Hocaların hocası”diye tarif edilen nevi şahsına munhasır müstesna bir şahsiyet idi.

O,83 yıllık ömrünü ilme ve hayra hizmet yolunda harcayan, eşi ve benzerine az rastlanır nadir hocalardan biriydi.

O, Aynı zamanda cami, okul ve kuran kursu gibi pek çok hayır kurumunun inşasında ve hizmete sunulmasında büyük emek ve hizmetleri geçen hayırsever bir insandı.

O, arkasında miras olarak kendisini rahmetle anacak binlerce hoca ve onbinlerce talebe bırakarak, 1997 yılında Hakkın rahmetine kavuştu.

O,Vefat ettiğinde cenazesine katılan cemaatin kalabalıklığı ve o kalabalık cemaatın Hocamıza beslediği temiz duyguları, hiç şüphesiz onun nasıl biri olduğunun açık delilidir.

Cenazesine talebesi ve o dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan şimdiki Başbakanımız Recep Tayyip ERDOĞAN bizzat katıldı. Cenazeyi bizzat omuzunda taşıdı. Fatih Camiinde kılınan cenazeye üniversitede Öğretim üyesi olan yüzlerce Prof.öğrencisi katıldı.Cenaze günlük gazetelerde ve ulusal Televizyon kanallarında haber yapıldı.

Onun öğrencisi olmuş ve bugün Başbakanlık Başdanışmanı olarak görev yapan Büyükelçi Prof.Dr.Ahmet DAVUTOĞLU:Onun hakkında yazdığı makalede, Ondan”AHLAK TİMSALİ”diye bahsetmiştir.

Yine hemşehrisi ve aile dostu Prof.Dr.Ayhan SONGAR Onun hakkında: “bastığı yeri incitmekten korkar, ama doğru bellediği konularda da başını kesseniz dönmezdi” diyor.Kendisinden çok şey öğrendim diye rahmetle anıyor. .

Mahmut BAYRAM Hocamızı 10 yıl önce Rahmeti rahmana yolcu ettik. 2007 yılının, O’nun vefatının 10.yıl dönümü olması münasebetiyle hemşehrisi ve talebeleri olarak muhterem hocamızı bu vesile ile bir kere daha rahmetle, minnetle ve şükranla yadediyoruz

Allah rahmet eylesin Ruhu şad olsun, makamı cennet olsun Allah geride kalanlarına sağlık, afiyet ve sağlıklı ömürler ihsan eylesin. ÂMİN


Hazırlayanlar:
Talebelerinden
Abdurrahman KURAL – Hamit KAYABEY

Ara

MAHMUT MAZHAR BAYRAM

TEVFİK KIZIK
 KAŞİF KANSU

 ŞABAN KUYUMCU

 

BAYRAMİC1864 KÖY  SİTEMİZİN KURUCUSU 

 

Ramazan

ULUKIR

KAYMAKAM TEVFİK

    HACI OSMAN    kÖYÜ'nden     SON

UBIH

   TEVFİK ESENÇ

19. DÖNEM BALIKESİR MİLLETVEKİLİ HÜSEYİN BALYALI

 

Prof. RAMAZAN SEVER

 

YAŞAR AKIN
ŞABAN KARAL
 BASRİ AKYÜZ

  NURETTİN TEKİN

BÜNYEMİN ÖZKAN

BARİK SEVER

 

 

BAYRAMIC 1864.COM BAYRAMIC1864 Kendi kültürünü korumak ve yokolmasını engellemek Köylü Akraba ve Hemşehrileri arasında Birlik ve beraberliği sağlamak için kurulmuş bir internet sitesidir. Hiçbir Vakıf dernek vb kuruluşun yayın organı değildir. Yayınlarında hiçbir siyasi düşünce ve akımın takipçisi olamaz.Sitemizde yayınlanan yazı ve yorumların sorumluluğu tamamen yazarına aittir.Sitemizin tüm içeriği kaynak göstermek şartı ile izin alınmaksızın rahatlıkla kullanılabilir.